NESAİ SÜNEN-İ KÜBRA

Bablar    Konular    Numaralar

KİTABU’S-SİYER

<< 2283 >>

إذا نزلوا على حكم رجل

71- Kuşatılan Düşman'ın Birinin Hükmü Üzerine Teslim Olmaları

 

أخبرنا إسماعيل بن مسعود قال حدثنا خالد قال حدثنا شعبة عن سعد بن إبراهيم قال سمعت أبا أمامة بحدث عن أبي سعيد أنه سمعه لما نزل أهل قريظة على حكم سعد أتى النبي صلى الله عليه وسلم على حمار فقال إن هؤلاء نزلوا على حكمك قال فإني أحكم أن تقتل مقاتلتهم وتسبى ذراريهم قال حكمت فيهم بحكم الملك

 

[-: 8625 :-] Ebu Umame, Ebu Said'den naklediyor: Kurayza ahalisi Sa'd'ın vereceği hükme razı olup teslim olduklarında, Sa'd bir merkep üzerinde Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gitti. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ona: "Bunlar senin hükmün üzerine indiler" buyurunca, Sa'd: "Savaşçılarının öldürülmesi, çoluk çocuklarının da esir alınması hükmünü veriyorum" dedi. Bunun üzerine Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Onlara Allah'ın hükmü ile hükmettin" buyurdu.

 

Tuhfe: 3960

5906. hadiste tahrici yapıldı.

 

 

أخبرنا قتيبة بن سعيد قال حدثنا الليث عن أبي الزبير عن جابر أنه قال رمي يوم الأحزاب سعد بن معاذ فقطعوا أكحله فحسمه رسول الله صلى الله عليه وسلم بالنار فانتفخت يده فتركه فنزفه الدم فحسمه أخرى فانتفخت يده فلما رأى ذلك قال اللهم لا تخرج نفسي حتى تقر عيني من بني قريظة فاستمسك عرقه فما قطر قطرة حتى نزلوا على حكم سعد بن معاذ فأرسل إليه فحكم أن يقتل رجالهم ويستحيي نساؤهم ويستعين بهم المسلمون فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم أصبت حكم الله فيهم وكانوا أربعمائة فلما فرغ من قتلهم انفتق عرقه فمات

 

[-: 8626 :-] Cabir der ki: Sa' d b. Muaz, Hendek savaşı sırasında yaralandı ve elinin damarlarından biri kesildi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onun elinin kesilen yerini ateşle dağladı. Eli şişince kanını akıttı ve onu bir daha ateşle dağladı. Sa'd elinin bir daha şiştiğini görünce: "Allahım! Kurayza oğullarından yana içimi rahatlamadan canımı alma" diye dua etti. Bunun üzerine Sa'd'ın akan kanı kesildi ve Kurayza oğulları onun hükmüne razı olup teslim olana kadar da bir damla bile akmadı. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Sa'd'a haber gönderip vereceği hükmü sorunca, Sa'd erkeklerinin öldürülmesi, kadınlarının ise Müslümanların hizmetinde kullanılmak üzere sağ bırakılması yönünde hüküm verdi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de:

 

"Bunlar hakkında Allah'ın hükmüne muvafık bir hüküm verdin" buyurdu. Kurayza oğullarının öldürülecek erkekleri dört yüz kişi idiler. Öldürülme işi bittiğinde Sa'd'ın damarı yırtıldı ve öldü.

 

Tuhfe: 2925

 

Diğer tahric: Hadisi Müslim (2208), Ebu Davud (3866), İbn Mace (3494), Tirmizi (1582), Ahmed, Müsned (14343) ve İbn Hibban (4784,6083) rivayet etmişlerdir.

 

 

إنزالهم على حكم الله وإعطاؤهم ذمة الله عز وجل

72- Kuşatılan Düşman'ın Allah'ın Hükmü Üzerine Teslim Olmaları ve Kendilerine Allah'ın Zimmetinin Verilmesi

 

أخبرنا محمود بن غيلان قال حدثنا عبد الصمد قال حدثنا شعبة قال حدثني علقمة بن مرثد أن سليمان بن بريدة حدثه عن أبيه قال كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا بعث أميرا على جيش أو سرية دعاه فأوصاه في خاصة نفسه ومن معه من المسلمين خيرا وقال اغزوا باسم الله ولا تغدروا ولا تمثلوا ولا تقتلوا وليدا وإذا لقيت عدوك من المشركين فادعهم إلى إحدى ثلاث فإن أجابوك إليها فاقبل منهم وكف عنهم ادعهم إلى الإسلام فإن فعلوا فأخبرهم أن لهم ما للمسلمين وأن عليهم ما على المسلمين ثم ادعهم إلى التحول من دارهم إلى دار المهاجرين فإن فعلوا فأخبرهم أن لهم ما للمهاجرين وأن عليهم ما على المهاجرين فإن هم أسلموا واختاروا دارهم فأخبرهم أنهم كأعراب المسلمين يجري عليهم حكم الله الذي يجري على المؤمنين أو قال على المسلمين وأن ليس لهم من الغنيمة والفيء شيء فإن هم أبوا فادعهم إلى إعطاء الجزية فإن هم فعلوا فاقبل منهم وكف عنهم فإن أبوا فادعهم إلى إعطاء الجزية فإن هم فعلوا فاقبل منهم وكف عنهم فإن أبوا فاستعن الله عليهم وقاتلهم وإذا حاصرتم حصنا فأرادوا على أن تجعل لهم ذمة الله وذمة رسوله صلى الله عليه وسلم فلا تجعل لهم ذمة الله تعالى ولا ذمة رسوله صلى الله عليه وسلم واجعل لهم في ذمتك وذمة آبائك وذمم أصحابك فإنكم إن تخفروا ذمتكم وذمم أصحابكم أهون عليكم من أن تخفروا ذمة الله وذمة رسوله صلى الله عليه وسلم وإذا حاصرتم أهل حصن فأرادوا على أن تنزلوهم على حكم الله فلا تنزلوهم على حكم الله فإنك لا تدري أتصيب فيهم حكم الله أم لا ولكن انزلوهم على حكمك

 

[-: 8627 :-] Süleyman b. Bureyde, babasından naklediyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir orduya veya askeri birliğe bir komutan tayin ettiği zaman onu çağırır, özelolarak kendisine, genelolarak da askerlere tavsiyelerde bulunur ve:

"Allah'ın adıyla savaşın ve vefasızlık etmeyin. Öldürdüğünüz kimselerin uzuvlarını kesmeyin ve çocukları da öldürmeyin. Müşriklerden düşmanlarınla karşılaştığın zaman onları şu üç şeyden birine davet et. Eğer davetine icabet ederlerse sen de bunu onlardan kabul et ve onlara dokunma. Onları İslamiyet'e davet et. Eğer kabul ederlerse, Müslümanların sahip oldukları haklara sahip olacaklarını, Müslümanların sorumlu oldukları şeylerden de sorumlu olduklarını bildir. Sonra onları kendi yurtlarını bırakıp müslümanların yurduna hicret etmeye davet et. Eğer kabul ederlerse, Muhacirlerin sahip oldukları haklara sahip olacaklarını, Muhacirlerin sorumlu oldukları şeylerden de sorumlu olduklarını bildir. Eğer Müslüman olup yurtlarında kalmayı tercih ederlerse, bedeviler konumunda sayılacaklarını, onlara Allah'ın hükmünün geçerli olduğu gibi kendilerine de geçerli olacağı haberini ver. Bu durumda savaşta kazanılan mal ve ganimetIerden onlara pay yoktur. Eğer İslam'ı kabul etmezlerse onlardan cizye (vergi) iste. Eğer bunu kabul ederlerse onlardan bunu kabul et ve onlara dokunma. Eğer kabul etmezlerse Allah'tan yardım dile ve onlarla savaş. Eğer kaledekileri kuşatırsan ve onlar senden Allah'ın ve Peygamberinin zimmetini kendilerine vermeni isterlerse onlara Allah'ın ve Peygamberinin zimmetini verme. Fakat onlara kendi zimmetini, babanın ve arkadaşlarının zimmetini ver. Sizin kendi zimmetinizi, babalarınızın ve arkadaşlarınızın zimmetini bozmanız Allah'ın ve Resulünün zimmetini bozmanızdan daha kolayolur. Eğer kaledekileri kuşattığında senden Allah'ın hükmünü kendilerine vermeni isterlerse onları Allah'ın hükmü üzerine indirip teslim alma. Çünkü onlara Allah'ın hükmünü verirken doğruya isabet edip edemeyeceğini bilemezsin. Fakat onları kendi hükmün üzerine teslim al" buyururdu.

 

 

Tuhfe: 1929

8532. hadiste tahrici yapıldı.